Bu yazının önceki bölümlerini
- İnternet Yayıncılığında 2 Olay ve 2 Mahkumiyet
- İnternet Yayıncılığında 2 Olayın Savunmaları
- Çoşkun Ak’ın Savunması ve Mahkumiyet
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
III-İnternet Yayıncılığında Yasasızlık
İlk yapılması gereken saptama; genel hükümlerin bu tür bir sorun hakkındaki kurallarını belirlemektir. Türk Ceza Yasasının 1.maddesine göre “Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz” Yani suçta ve cezada kanunilik kuralı evrensel hukuk ilkesidir ve bizim Ceza yasamızın ilk maddesidir.
Yine Türk Ceza Yasasının 2. maddesine göre; “ İşlendiği zamanın kanununa göre cürüm veya kabahat sayılmayan fiilden dolayı kimseye ceza verilemez. İşlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm veya kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz. Eğer böyle bir ceza hüküm olunmuşsa icrası ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar” Bu durum karşısında suç ve cezada kanunilik kuralına göre, yasa ile düzenlenmemiş bir suç nedeniyle ceza verilemez.
İnternet konusunda kapsamlı çalışmalarını yürüten Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Web sitelerinde yayınlanan görüşleri bakımından da kanunsuz suç ve ceza olmaz şeklinde düşünülen evrensel kurala atıf yaparak aşağıdaki saptamasında haklıdır ve görüşümüzü doğrulamaktadır :
C. Cezai Sorumluluk
1. Elektronik Ticarete Ceza Hukukunun Yaklaşımı ve Öneriler
Ceza Hukuku “Nullum crimen nulla poena sine lege = Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi üzerine kurulmuştur. Bir başka deyimle, suç ve cezanın meclisin çıkardığı bir kanunda tesbit edilmesi, modern ceza hukukunun en önemli özelliğidir. Bu ilke, ceza hukukunda; kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, var olan hükümlerden yola çıkarak, yorumla suç ve ceza oluşturulamayacağı (kıyas yasağı) anlamını da beraberinde getirmektedir.”
Gerçekten Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının raporunda da değinildiği gibi internet ortamındaki yayıncılık, ticaret, mal alışverişleri veya diğer eylemler bakımından suç ve ceza konusu irdelenirken bu irdelemenin :
- a) Ceza Kanununun genel hükümleri açısından,
b) Ceza Kanununda yer alan özel hükümler açısından;
- 1-Şifreli veya kapalı sistemlere girme,
2-Özel suç türleri,
3-Kişisel verilerin korunması.
c) Ceza hükmü taşıyan özel kanunlar açısından ;
- 1-Yürürlükte bulunan özel kanunlar,
2-Sayısal haberleşmenin ve elektronik ticaretin gerekli kıldığı özel kanunlar dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
İnternet bir “yayın” aracıdır. Kitle iletişiminde çok önemli bir adımdır. Ancak, gazete, dergi, radyo veya televizyon değildir. Kendine özgü özellikleri vardır. Türkiye’de internette yapılan yayınların “yasası” yoktur. Internet’te yayınlanan gazetelerin ve içeriklerinin Basın Kanununa göre değerlendirilmesi olanaksızdır. Servis sağlayıcıların hukuki sorumlulukları, internet ortamında yapılan yayınlar bakımından kimlerin sorumlu olacağı ayrı ayrı düşünülmeli ve buna göre yasa yapılmalıdır.
İnternet’te işlenen suçlarla bilinen Türk Ceza hukuku araçlarıyla başa çıkmak mümkün olamaz. Çünkü İnternet’in teknik yapısının ne olduğunu bilmeden ceza maddesi yazamazsınız. Küreselleşen dünya ölçeğinde bir çok ülke yasa kabul etmiş ama bilinçsiz kural koyma aceleciliğiyle yetersiz kaldıklarını ve sansür yarattıkları ortamın sorunlarıyla didişmek zorunda kalmışlardır.
IV-Sorunlar Arasında Ortaya Çıkan İfade Özgürlüğü
Yargı İnternet ortamındaki yayınlar bakımından arayış içindedir. Hükümetler yasa yapmaktadır. İnternet’i denetim altına almak, hukuku zorlayarak sonuç çıkarmak ve hatta siyasal istekler için özgürlükleri sınırlandırmak istemektedirler. İnternet ortamındaki yayıncılıkta kişilik haklarının korunması ve bunun yanında da yayın yoluyla düşünce ve ifade özgürlüğü gibi hassas bir alanla karşı karşıyayız. İnternet’de denetim mekanizması kurulsun mu? Kim kursun? Kim denetlesin ? Yoksa İnternet ortamındaki yayınlar özgür kalsın ve her isteyen, her istediğini yazsın mı?
Örneğin herkesin bildiği bir örnek ABD’de yaşanmıştır. 1996 Şubatında Birleşik Devletler Senatosu, Telekomünikasyon Yasasını değiştirdi. Değişikliğe göre İnternet üzerinden “müstehcen” resim veya yazı iletilmenin cezası 250.000 Dolar para cezasına çıkarıldı. İki yıla kadar hapis cezası vardı. Bu suçun tespiti ve sorumluların cezalandırılabilmesi için e-mail’lerinin okunması ve bunun için kişilerin ve kurumların bilgisayarlarına girilmesi, chatlerin ve karşılıklı konuşmaların denetlenmesi gerekiyordu. Amerikada yasa şiddetli bir tepkiyle karşılandı. Yasanın Anayasaya aykırılığı ileri sürüldü. Anayasal bir hak olan düşünce özgürlüğüne sınırlama getiren bu yasanın kişilik haklarının korunma sınırını da aştığı, koruduğu hukuksal çıkarlara karşılık ihlal ettiği hukuksal yararın çok daha fazla olduğu ileri sürüldü. 1997 yılında, Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi, ilgili yasanın Anayasa’nın koruduğu düşünce hürriyetine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verdi.Yargıç Dalzell, karardaki görüşleri ilginçtir ve şunu söylemektedir: “Bir kitle iletişim aracı olarak İnternet’in, hükümetin müdahalesine karşı en büyük korumaya ihtiyacı vardır(…)İnternet içrikleriyle ilgili düzenlemenin bulunmaması, kuşkusuz bir kaos yaratmıştır. Ancak,(…) İnternet’in gücü bu kaostan kaynaklandığı gibi, Anayasa’nın koruduğu düşünceyi açıklama hürriyetimiz de bu kaosa dayanmaktadır”.
V-Yasasızlık Sorunu Nasıl Çözülmeli?
Ortaya çıkan kaosu nasıl çözeceğiz?. Sorunun çözümü basittir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10.maddesinde yer alan ifade özgürlüğünü esas almak gerekir. Sınırlama olarak da basın yayın fiilleri için geçerli olan 10.maddenin ikinci paragrafında yer alan sınırları kabul edeceğiz.
Kişilik haklarının korunmasını, ulusal güvenliği ve kamu güvenliğini, yargı otoritesini koruyarak hak ve özgürlüğü görev ve sorumluluk bilinciyle kullanacağız. İnternet ortamındaki yayınları da yasal olarak bu kıstaslara uygun biçimde “ifade özgürlüğü” hakkına uygun olan yasayla koruyacağız ve yine ifade özgürlüğü için kabul edilen sınırlamalarla “denetimi”ni de sağlayacağız. İnternet ortamındki yayınların denetimi yargıda olacak, yargı hükümlerinin denetiminde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uluslarüstü denetimini kabul edeceğiz. Kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın haber alma ve bilgi edinme hakkı kabul edilerek internet ortamında kullanılması için geliştirilecek. Elde edilen bilginin özgürce dolaşması ve yorumlanması da ifade özgürlüğü kullanımının sonucu sayılacak. Bu hak kullanılırken görev ve sorumluluk bilinciyle hareket edilecek. Yasa buna göre düzenlenecek.
Yasa koyucu 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Yasası, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Yasa ve 5680 sayılı Basın Kanunu hükümlerinden yararlanarak yasa yapabilir. Web sayfasının sahibi, sayfada yayınlanan yazıyı yazanlarla birlikte kimlerin sorumlu sayılacağı tıpkı Basın Yasasının 16.maddesine benzer bir düzenleme ile düzenlenebilir. İnternet Servis Sağlayıcılarının hukuksal sorumlulukları ile içerik sağlayıcıların hukuksal konumu yapılacak yasada açıkca gösterilmelidir. Yayından sorumlu olanların kimler olduğu belirlendiğinde, Basın Yasasında olduğu gibi düzenlenecek bir beyanname verilmek suretiyle “kimin neden sorumlu olduğu” açıklığa kavuşturulabilir. Aksi takdirde sansür kapıları ve denetim yolları açılmış olur.
“Suç duyurusunda” bulunmak isteyen kişilerde herhangi bir başvuru yaptığında kimi şikayet ettiğini ve savcılık kurumuda kimin hakkında hangi davayı açacağını bilir hale gelir. Devletin kendi sitesinde adres göstererek internet ortamında yapılan yayınlarda yasaya aykırılık veya kişilik haklarına saldırı görüldüğünde “ihbar” edilmesini istemesine gerek kalmaz. Aksi takdirde kimin kimi ihbar ettiği belli olmayan ve yapılan ihbarlardan kaynaklanan başka kaoslar yaşanır. Denetim olmalı ve adresi de “yargı” kabul edilerek yasa düzenlenmelidir.
Bazı yasalarda örneğin “yayın” yoluyla yapılan yayınlardan bahsederek genel bir ifade kullanılmıştır. Giderek internet ortamında yayınlanan yazılar hakkında dava açılması yaygınlaşır ve yasalar zorlanarak davalar açılmaya başlanırsa, uygulamada pek çok sorunla karşılaşılabilir. Örneğin Mal Bildiriminde Bulnulması ve Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 9. maddesinde yer alan “bilgi verme” suçunu yayın yoluyla işlerseniz başınız derde girebilir. Terörle Mücadele Yasasının 6,7 ve 8. maddelerinde yer alan suçlar “yayın” yoluyla gerçekleşirse ceza davası ile karşılaşabilirsiniz. Bu günkü ortamda “internet” ortamındaki yayınları bu yasalarla cezalandırmak için hukuk ve yasayı zorlayabilirler. Gördüğümüz örnekler bunun kanıtıdır.
Yasa yapılmalı. Bu yasa internet ortamında yayıncılık yapanların, gazetecilerin ve onların derdinden anlayan ve bu ülkeyi iyi tanıyan hukukçuların katkılarıyla çıkmalı. Aksi takdirde karşımıza çıkacak tüm sansür ve denetim mekanizmalarına hazır olmalıyız.
Bu yazının devamını İnternet’te Gazetecilik ve Hukuk başlığı altında okuyabilirsiniz.