MC Kinsey araştırma şirketinin raporuna göre otomasyon, robotlar, yapay zekâ derken 2030 yılında 800 milyon kişinin yaptığı iş yok olacak. Bu araştırmayı 46 farklı ülkeden topladıkları verilerden, Dünya Bankası istatistiklerinden ve çeşitli veri tabanlarından aldıkları bilgiler ile oluşturmuşlar. Yeni teknolojiler, bugün yapılan birçok işin otomasyonla makineler tarafından yapılmasına, robotlar ile bazı işleri insanlardan devralarak bu iş alanlarından insanların uzaklaşmasına ve yeni bir dünya düzeni kurulmasına sebep olacaklar.
O zaman bu işleri yapan insanlar ne yapacaklar? İşsizlik artacak ve insanlar daha kötü mü yaşayacaklar? Açlık ve yokluk mu yaşanacak? Robotların, yapay zekânın esiri mi olacağız?
Yapılan araştırmalara göre 1995 sonrası doğanların oluşturduğu Z kuşağının %65’i bugün var olmayan işlerde çalışacaklar. Bugün karşılığında para kazanılan işlerin %45’ini ise makineler yapacaklar. Bu öngörü mutlaka gelecekte daha az iş olacağı anlamına gelmiyor, ancak farklı beceriler gerektiren yeni işler olduğuna işaret ediyor. İşverenlerin %38’inin açık pozisyonları doldurmak için doğru becerilere sahip insanları bulmakta zorluk yaşamaları ise burada bir çelişki olduğunu gösteriyor. Sürdürülebilir bir yetenek hattı oluşturmak istiyorsak geleceğin becerilerinin ne olacağını tahmin etmek ve doğru insan kaynağını yetiştirmek zorundayız.
İş dünyasında başarılı olabilmek için bir zamanlar en önemli şeyin IQ (Inteligence Quotient) olduğu söyleniyordu. Yani zeki olmak, sayısal, sözel, görsel olarak kavrayış ve algılama konusunda yapılan testlerden yüksek puan almak gerekiyordu. Oysa her ne kadar matematiksel mantıksal alanlarda çok başarılı olsanız da eğer iş hayatındaki sosyal ortama uyum sağlayamıyorsanız ve takım oyunu oynayamıyorsanız IQ’nuzun yüksekliği pek de anlamlı olmuyor eksik kalıyordu. O zaman EQ (Emotional Quotient) – duygusal zeka dediğimiz yetkinliklerimiz de başarı için kriter haline geldi. EQ için ise öncelikle kendi özelliklerimizin farkına varmak ve kontrol edebilmek, sonrasında da başkalarının özelliklerinin farkına varmak ve onları yönlendirebilmek veya yönetmekle ilgili beceriler ölçülmeye başlandı.
Bugün ise başarı için IQ ve EQ yanında bir de LQ (Learnability Quotient) öğrenme zekâsı ölçülüyor.
Yani yeni teknolojilere yeni ortamlara uyum sağlamak, yeniliklere adapte olabilmek, değişimi kolay kabullenmek ve uyum sağlamak ve hatta değişimi istemek. Son dönemde teknolojideki yenilikler üstel olarak artıyor ve her inovasyon hem günlük hayatımızı hem de iş yapış şeklimizi değiştiriyor. Bu değişime karşı mevcudu korumak ve her zaman yaptığımız işi geleneksel olarak yapmaya devam etmeyi tercih edebiliriz ki bu durumda robotlar ve makinalar/bilgisayarlar o işi bizden daha iyi yapabilirler. Ya da LQ’muza güvenip yeni teknolojileri yeni iş yapış şekillerini ve yeni dünyayı kucaklayabiliriz, o zaman da başarıyla bu düzende yerimizi almış ve büyük ihtimalle de yeni bir meslekle uğraşıyor oluruz.
Hayat boyu yapılabilecek mesleklerin sonunun geldiği bu dönemde yetkinliklerini geliştirebilen insan kaynağı son derece değerli hale geliyor. İş dünyasının da bir o kadar hızlı dönüşeceği bu dönemde çeviklik (agility) sadece iş alanında değil insan kaynağı alanında da beklenen bir özellik olarak karşımıza çıkacak. Kolay öğrenen, kolay adapte olabilen, yeniliklere ve değişime açık, yeni uzmanlıklar kazanmaya hevesli insanlara ihtiyaç artacak.
Çalışanlar ne yapmalı?
Teknolojiyle birlikte değişen iş ortamında işverenler doğal olarak iş tecrübesini değil, öğrenmeye, yeniliğe ne kadar açık olduğunuzu sorgulayacaklardır. Yeni ortamlara uyum sağlayan bireyler çeşitli şekillerde kendilerini geliştirebilirler. Artık okul ve eğitim, sonlanan bir süreç olmaktan çıkıp hayat boyu yoldaşımız olarak bizimle ilerleyen bir arkadaş olarak dünyamızdaki yerini alacak.
Mezun olduğunuz son okulun size verdiği yetkinliklerle yetinmeyip değişik konularda kendinizi geliştirebilirsiniz. Bu konuda EDX , Coursera , Udemy gibi çevrimiçi eğitim platformlarından eğitimler alabilir, hatta sınavlarına girip sertifika alabilirsiniz. Bu MOOC (Massive Open Online Courses) – Çevrimiçi Açık Eğitim Platformları’nda yeni teknoloji ve meslekleri dünyada konunun en iyisinden üstelik de kendi öğrenme hızınızda istediğiniz kadar tekrar ederek öğrenebilirsiniz.
Üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezleri (Yaşam Boyu Eğitim) birçok konuda sertifika programları açıyorlar. Çoğu zaman ön şart gerektirmeyen bu programlar yıllar süren üniversite eğitimi ya da meslek eğitimi yerine haftalar, aylar mertebesinde daha kısa süreli eğitimler oluyorlar. Örneğin:
- Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi
- İstanbul Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi
- MIT Sürekli Eğitim Merkezi
İnternet sonsuz bir paylaşım ortamı. Bir sürü zararlı, zaman öldüren içeriğin yanında güncel araştırmalara bile bir tıkla ulaşılabiliyor. Üstelik de resmi, onaylı raporlar dokümanlar açık olarak önümüze sunuluyor. Artık sadece kitaplardan, ya da bir eğitmenden değil videolu, resimli, hatta 3 boyutlu görselli (AR/VR – Artırılmış Gerçeklik/Sanal Gerçeklik uygulamaları ) dünyanın konusunda en iyisinin anlattığı içerikler bedava önümüze geliyor. Dünyanın en önemli kütüphanelerine online erişip kitapları okumak mümkün, yeter ki isteyin. Birkaç örnek vermek gerekirse:
- Open Library 1 milyondan fazla e-kitaba erişim
- Google books 100.000’den fazla kitaba erişim
- 25 önemli online kütüphane
- İstanbul Teknik Üniversitesi Kütüphanesi
- Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi
İşverenler ne yapmalı?
Tüm bu değişimin farkında olan çalışanlar da çalıştıkları şirkette kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam arıyorlar. Herkes biliyor ki artık mevcut iş sonsuza dek kalmayacak ve mutlaka yenilenecek, gelişecek, evrilecek, dönüşecek ve bu da işi yapan kişilerin de birlikte dönüşebilecekleri bir kariyer gelişim platformunun işverenler tarafından sağlanması beklentisini açığa çıkaracak. İş yerinde, iş başında eğitim elzem hale gelecek ve eğitim de işin bir parçası olacak.
Aslında gelecek o kadar da karamsar görünmüyor. Evet, dünya düzeni değişiyor, işler yok oluyor ama yeni yeni ihtiyaçlar oluşuyor. Bugün hayal bile edemeyeceğimiz yepyeni meslekler, yepyeni uzmanlıklar isteniyor. Hepimizin “yaşam boyu eğitim” fikrine açık olup eğitimin belirli bir süre yapılıp bitecek bir süreç olmadığını kabul etmemiz gerekiyor.
Eğitim hayatın bir parçası, meslekler de dönemsel olarak yapılan işler olarak kalacak. Yaşam uzadıkça birden fazla meslekle uğraşmak doğal hale gelecek, belki de daha az sıkıcı olacak. LQ – öğrenme zekamız ya da yetkinliğimiz ne kadar gelişmişse gelecekte, yeni dünyada kendimize o kadar kolay yer bulacağız.