Türkiye’nin bir kaç yıldır düşen bilişim harcamaları, pandeminin etkisiyle ekonominin muhtelif alanlarındaki yavaşlamanın tersine % 2,5 fırladı. Bu artışın pandamı sonrası daha da hızlanacağı ve % 3,9 artışla 9,5 milyar $’a yükseleceği görülüyor.
IDC Türkiye’nin yerel saha araştırmalarıyla tespit ettiği rakamlar, pazarın 2020’de hızlandığını ve firmaların bilişim harcamalarını arttırdığına işaret ediyor. Uzaktan çalışmanın ve uzaktan eğitimin getirdiği fırsatlarla Dijital dönüşüme (DX) yapılan harcamalar, salgın sonrası dönemde artmış durumda. DX harcamaları 2020’de toplam BT (Bilgi Teknolojileri) harcamalarının %25’i iken, 2024’te %37’ye yükselecek. COVID-19 salgını ve ardından gelen ekonomik koşullar, ülkemizde de dijital dönüşümü hızlandırarak temassız hizmetler, bulut çözümleri ve işbirliği uygulamaları için olan talebi artırdı. Kurumların uzaktan çalışmaya geçişleri ile dijital iletişim araçlarının satın alımı ve bulut teknolojisinin iş sürekliliği stratejisinde önemi arttı. Bunun yanında siber güvenlik araçlarına ihtiyacı da körükledi.
2022 yılına kadar dünya çapındaki kuruluşların % 70’inin dijital teknolojileri kullanımlarını artırarak, mevcut iş süreçlerini yeni müşteri bağlılığı düzeylerini teşvik edecek şekilde dönüştürmesini, çalışan üretkenliği ve iş esnekliğini artırmaları bekleniyor.
Önceki krizlerden farklı olarak COVID-19 ülkelere özgü değil. Dünya çapında artan enflasyon, işsizlik, azalan yatırımlar, şirketler ve finans sektörü kırılganlıkları beraberinde getirdi.
Kurum ve bireylerin uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim nedeni ile almak zorunda kaldıkları dizüstü bilgisayar, cep telefonu, ilave bağlantı için internet yatırımları yanı sıra e-ticaret ve dijital kanalların genişletilmesi, ödeme sistemleri çözümleri ile kurumlar ve bireyler, BT’yi daha vazgeçilmez olarak kullanmaya başladı.
Pandemi sırasında, iletişim kurmak için telekom hizmetleri ve ev eğlencesinin kullanımının arttığını gözlemledik. Güvenilir geniş bant hızlarının artan kullanılabilirliği nedeniyle, Microsoft Teams, Zoom ve Cisco Webex gibi üst düzey (OTT) ve ofis işbirliği uygulamaları üzerinden önemli miktarda ses trafiği yönlendirilmesi telekom operatörlerin ses gelirleri üzerinde ek baskı oluşturmakla beraber, Türkiye’nin telekom hizmetleri harcamalarının 2024’te 10,3 milyar doları aşmasını bekliyoruz ve gelir dağılımında mobil veri öncelikli olacak.
Ülkemizde, uzaktan eğitim ihtiyaçlarının önemli bir kısmı cep telefonlarından karşılanmak zorunda kalındı. Ortalama satış fiyatında da, USD kur artışından ve daha da önemlisi ithalat tarifelerindeki artıştan dolayı cep telefonları, tablet ve PC fiyatlarında artışlar oldu. Artan uzaktan eğitim ve evden çalışma için, kurumlar, hükümetler, belediyeler ayrıca Türkiye’de büyük ölçekli bilgisayar, tabletler tedarik edip dağıttı. Bu kullanıcıları desteklemek için merkezi sunuculara, depolamaya, kurumsal ağlara, IaaS ve telekom ekipmanlarına yapılan harcamaları içeren altyapı harcamaları da arttı. 2020’de ertelenen bazı büyük projelerle, 2021de büyüme oranı daha da yüksek olacak. Yazılım tarafında, şirket içi harcamalar azalırken, bulut SaaS & PaaS harcamaları, CAPEX’ten OPEX’e geçiş önem kazandı. Mevcut tedarikçilerin hizmet sözleşmelerin yeniden değerlendirildi. Bulut hizmetlerinin yaygınlaştı, yönetilen hizmetler nispeten daha az etkilendi.
Aralık 2020’deki IDC Türkiye saha çalışmasına göre Türkiye’deki BT Yöneticileri (CIO) operasyonlarını ve tedarik zincirlerini yeniden tasarlamaya odaklandı ve iş ortakları ile değer yaratmayı teşvik eden bir organizasyon kültürü oluşturmaya çalıştı, ve kurumların %68’den fazlası dijital yol haritasını bir yıl veya daha uzun bir süre ile öne çıkardı. Uzaktan çalışan iş gücünü bir an önce etkinleştirmek, zaten BT ekiplerinin müthiş bir çaba göstermesini gerektiriyordu. Dijital dönüşümden dijital hızlanmaya geçmenin yeni aciliyetiyle birlikte, CIO’ların (BT yöneticilerinin) büyük ölçekli iş değişimini de yönlendirmeleri bekleniyor. Teknoloji artık hayatta kalmak için zorunlu ve giderek daha fazla CIO, DX’in lideri, iş modelinin dönüştürücüsü ve şirket için yeni gelir akışlarının yaratıcısı olacak.
Kurumların, pandemi öncesindeki DX olgunluk seviyesi, şirketin iş kesintisi zorluklarından nasıl kurtulduğunu önemli ölçüde etkiliyor, yeni normale ne kadar iyi adapte olduğu, mevcut operasyonları desteklemek ve yeni pazar fırsatlarını takip etmek için dijital çözümleri ne kadar iyi kullandığına bağlı. Pandeminin zorluklarına yanıt verme ve bunlardan kurtulma yeteneği oldukça önem kazandı. Türkiye’deki kuruluşların % 41’i DX yolculuğunda üçüncü aşamadalar. Pandemi döneminin başlangıcında kurumlar maliyet optimizasyonu için zaman harcarken, 4. aşamada, işletmeler, kurum genelinde, operasyon değişikliği yönetimi, müşteri deneyimlerini iyileştirme, ve uzun vadeli entegre, sürekli bir DX yenilik stratejisine sahip olmak zorundalar.
Pandemi, ulaşım ve turizm gibi bazı sektörlerde gelirlerde ve BT harcamalarında önemli bir düşüşe yol açtı, iş ve eğlence amaçlı seyahatlerin geri dönüşü zaman alacağından, 2022’ye kadar bu sektörlerin toparlanması beklenmiyor. İmalat, toptan satış, perakendeyi içeren üretim ve ticaret değer zinciri pandemi ile beraber büyük ölçüde kesintiye uğrasada aynı zamanda hızlı yanıt verdi ve daha da hızlı iyileşme yaşamaları bekleniyor. Bazı perakende türleri çevrimiçi ticaret tarafında önemli büyümler kaydetti, ancak fiziksel olarak geri dönmek oldukça zaman alacak. Finans ve devlet gibi büyük teknoloji harcaması yapan sektörler, daha azıyla daha fazlasını yapmaya, dijital iş modelleri aracılığıyla müşterilere hizmet vermeye zorlandıklarından verimliliği artırmak ve maliyeti sınırlamak için DX’e daha fazla odaklanmaları bekleniyor. Nitekim telekom operatörleri pandemiden daha az etkilendi ve teknoloji yatırımlarına devam etmek zorundalar. Sağlık ve eğitim, geçen yıl teknoloji harcamalarında en çok artış olan sektörler olup, uzun yıllar içinde olabilecek dijital dönüşüm birkaç ay içinde gerçekleşti ve bunun aynı ivme ile devam etmesi bekleniyor.
Yeni normale uyum sağlamak için oldukça çevik ve DX olgunluğu açısından en olgun sektör olan finansal kuruluşlar, temassız ödemelerle yapılan işlemlerde yaklaşık sekiz kat artışı yaşadı. Teknoloji kullanımında zorlanan yaşlılar gibi birçok tüketici ilk kez tanıştı e-ticaret ile tanıştı ve E-ticaretle paralel olarak dijital ödemeler arttı. Fintech şirketleri ve çevrimiçi platformlar, finansal hizmetlerin sağlanma şeklini kökten değiştirdi. Türkiye’deki birçok bankanın çok büyük BT ekipleri var ve bu ekipler temel bankacılık uygulamaları yanısıra buluta hazırlık dalgasıyla uyumlu olarak, daha fazla uygulamayı buluta hazır hale getirmek için uygulama modernizasyonunu hızlandırdı ve yapay zeka ve makine öğrenimi projelerinde de ön sıralarda yer almaya devam etti.
Geniş bir e-devlet hizmetleri yelpazesine sahip olan Türkiye, COVID kriziyle başa çıkmak için oldukça iyi bir performans sergiledi. Pandemi ayrıca e-devlet hizmetlerinin hızlanmasına ve benimsenmesine neden oldu. Ancak, e-devlet hizmetlerinin aksine, kamu sektörü çalışanları, evden çalışma şartlarına hazır değildi. Bunun bir sonucu olarak, dizüstü bilgisayarlar, bağlanabilirlik, işbirliği araçları, iş gücü yönetimi vb. gibi BT ile ilgili birçok yatırımı tetikleyen evden çalışma olanaklarına yoğun bir odaklanma var. Devlet kurumları bir yandan, ülke ekonomisini ayakta tutmak, politikalar geliştirerek ve düzenlemeleri güncelleyerek tüm sektörler arasında teknolojinin benimsenmesi için zemin hazırlamaya çalışıyor. Yerel yönetimler tarafında, kamu altyapısının akıllılaştırılması, dijital temassız vatandaş hizmetleri sunmayı amaçlayan akıllı şehir yatırımları artarak devam ediyor.
İçinde bulunduğumuz coğrafi bölgede, Türkiye üretim kabiliyetleriyle öne çıkıyor. Pandemi sırasında üreticiler, tedarik zincirinin bozulması ve ev çözümlerinden sınırlı çalışma olasılığı nedeniyle, manuel proses otomasyonuna artan bir yatırım var, giderek daha fazla üretici, ürün yeniliği için açık işbirliği platformları arıyor; üreticiler tüm yatırımları, verimliliği, çevikliği artırmak ve maliyetleri düşürmek için operasyonları dönüştürmeye odaklanıyor.
COVID-19 salgını ile veri merkezi, bulut ve güvenlik alanlarına yaptıkları yatırımlar sayesinde, telekom operatörleri, bulut ve güvenlik gibi seçkin alanlar yanı sıra müşteri analizi, bulut, felaket kurtarma ve güvenlik alanlarında ilave BT hizmetlerini yaygınlaştırmaya başladılar.
İşsizlikteki tarihi artışla birleştiğinde, tüketici güveninde keskin düşüşler, mağaza kapanışları ve evde kalma perakende sektörü için çok farklı sonuçlar yarattı. “Çeviklik” ve “Dayanıklılık”, Covid-19 krizinde yeni bir anlam ve kritiklik kazandı. Sürekli Yeni Nesil altyapılara yatırım yapan perakendeciler, kriz sırasında daha fazla çeviklik gösterdiler ve DX kullanım durumlarını daha iyi dağıtabildiler. Türkiye’de perakende sektörü için en sorunlu kısım teslimattır ve birçok perakendeci teslimat aşamasını iyileştirmeye odaklandı. Getir gibi bazı girişimler de çok kısa sürede teslimat sağlayarak bu alanda oldukça ezberbozan iş yapış şekilleri ortaya koydu. Artan müşteri beklentilerinin bir sonucu olarak, birçok perakendeci, değer zinciri boyunca müşteri deneyimini ilhamdan, yapay zeka tabanlı kişiselleştirilmiş pazarlama mesajları iletmeye; depo ve dağıtımdaki otomasyon dönüştürmeye odaklandı.
COVID-19’a yanıt olarak Türkiye’de yaklaşık 26 milyon öğrenci okula gidemedi. Her seviyedeki eğitim kurumu – özel, kamu K12, üniversiteler – evde kalma talimatlarına hızlı ve sürekli bir yanıt vermeye zorlandı. Salgının etkileri, tele-çalışmayı yeniden düşünmekten çevik harmanlanmış öğrenme modellerine ve dijital eşitlik sorunlarını yönetmeye kadar, okul operasyonları, öğretim yöntemleri açısından şimdi ve gelecekte derin etkilere yol açtı. Eğitim kurumları bu çabaları desteklemek için hızlı teknoloji seçimleri yapmak zorunda kaldı. İşbirliği platformlarından ağ esnekliğine kadar, şimdi yapılan seçimler iş akışını, süreçleri ve gelecekteki COVID-19 sonrası beklentileri etkileyecek. Eğitim kurumları teknoloji harcamalarının ve projelerinin önceliklendirilmesini tekrar sorgulayacaklar.
Türkiye’deki genel bulut hizmetlerine yönelik harcamaların bu yıl % 24 artarak 351 doları geçmesini bekliyoruz. CIO anketimiz, CIO’ların çoğunun Türkiye’deki ana yaklaşımları olarak hibrit bulutu tercih ettiğini ve iki yıl içinde uygulamaların %31’inin genel bulutta devreye alınacağını gösteriyor.
Uzaktan çalışmadaki artışa paralel olarak, saldırı yüzeyi büyük ölçüde genişledi, Türkiye’deki kuruluşların % 35’i, uzun vadeli BT güvenlik stratejilerinin COVID-19’dan önemli ölçüde etkilendiğini, BT altyapısı için güvenliğin güçlendirilmesinin güvenlik yöneticileri için en önemli stratejik hedef olduğunu paylaştı. Anketimize göre, ankete katılanların %24’ü, BT güvenlik harcamalarının geçen yıla göre% 20’den fazla artacağını paylaştı.
Özellikle enerji, perakende, imalat ve finans sektörlerindeki kuruluşların bu yıl güvenliğe daha fazla harcama yapması bekleniyor. Fidye yazılımı saldırıları, içeriden gelen tehditler ve harici bilgisayar korsanlığı gibi farklı türden tehditler arasında en yüksek büyümenin, kimlik avı gibi son kullanıcı tabanlı hedefli saldırılarda olması bekleniyor. Türkiye’deki güvenlik harcamalarının 2021’de %7,7 artarak 260 milyon doları aşmasını bekliyoruz.
Yapay zeka, otomasyon ve analitik teknolojiler Türkiye’de CIO’ların gündeminin en başında yer alırken, yürütülen birçok proje, BT yöneticilerinin ilgilenmesi gereken çok sayıda veri kalitesi gibi zorlukları beraberinde getiriyor. Yıllar boyunca iş ve müşteri verilerini toplamasına rağmen, birçok şirket, düşük veri kalitesi nedeniyle gelişmiş veri teknolojilerinden yararlanmakta ciddi şekilde engelli durumda. COVID-19’un öngörülemez yapısı ve Türkiye ekonomisindeki belirsizlikler, kuruluşların tahmin kabiliyetinin önemini de artırmakta.
Gelişmekte olan diğer teknolojilere benzer şekilde, yetenekli profesyonellerin azlığı, yapay zeka uygulamalarının büyümesini engelliyor. 2021’de büyük veri ve analitik harcamalarının 257 milyon doları ve yapay zeka harcamalarının 55 milyon doları geçmesini bekliyoruz.
Devam eden salgın, işletmelerin çalışma şeklini kökten değiştirdi ve her şekil ve büyüklükteki organizasyonu uzaktan çalışmaya teşvik etti. Yüz yüze toplantılar ve sesli iletişimin yerini görüntülü iletişim alıyor. Botlar, tekrarlayan görevler için insanların yerini aldı. Performans daha önce sahada takip edilirken, iş yönetimi araçları çalışan performansını önemli ölçüde artırdı. Yaşam boyu öğrenme kurum kültürlerine yerleşti ve güvenlik açısından, çalışan eğitimi, ve değişen müşteri ihtiyaçlarına uyarlanabilen bir işe dönüştürüldü. Teknoloji, yeni bir çalışma şekli sağlayarak salgının kontrol altına alınmasında ve azaltılmasında çok önemli bir rol oynayacak.
Birçok kuruluş için dijital bir işletme haline gelmek ve ISV’ler, startup’ları, servis sağlayıcılardan oluşan Dijital ekosistemler daha fazla işbirliğinde bulunmak zorunda. Yapay zeka, makine öğrenimi ve otomasyon gibi farklı beceriler artık tüm CIO’nun beceri setinin hayati parçaları ve CIO’lardaki değişim ihtiyacına paralel olarak, beceri seti teknoloji sağlayıcıları da yeni beceriler geliştirmek, sektörle özel çözümler geliştirmeli.