Superonline Genel Müdürü Savaş Ünsal, “Sektörü daha ileriye götürmek için görüşmeler yapıyoruz. Zor durumdaki ISS’lerle çözüm yolları arıyoruz. Zorunlu olarak internet erişim fiyatları artacak” dedi. Savaş Ünsal, NASDAQ krizi ile başlayan Türkiye’deki finans sektörü krizi ile doruk noktaya ulaşan sektördeki sorunlar ve çözüm yolları konusunda turk-internet.com’dan Gülden Tozkoparan’ın sorularını yanıtladı:
Aralık ayından sonra Türkiye’de karamsal bir tablo ortaya çıktı. Bunun önümüzdeki 6 ay içinde etkisi nasıl olur?
Savaş Ünsal: Bilindiği gibi, 2000 senesinin Nisan ayında, NASDAQ’da başlayan krizle birlikte internet sektöründe yatırımcılar çekimser davranmaya başladılar. Daha önce teşvik gören .com şirketleri, arzın fazla talebin ise yetersiz kalması ve iş planlarının beklenen karları yaratmaması nedeniyle, önce ABD’de aşağı doğru gitmeye başladılar. Türkiye’de ise şöyle bir gelişme yaşandı; İnternet şirketleri (.com), iş planlarını ve bütün değerlendirmeleri abone sayısına göre yaptı. O dönem, ABD’de aynı yöntem uygulanıyordu. Bu nedenle abone sayısını büyütüp, yabancı bir yatırımcıya şirketin bir kısmını satmak, halka açılmak ve mutlu sona ulaşmak planları vardı. Global yatırımcıların .com şirketlerine ilgileri kesilince, biranda Türkiye’de ISP’ler yatırımlarını kendileri yürütmek zorunda kaldılar.
Bizim başından beri söylediğimiz bir şey vardı. ‘İnternet yarışları başladı ama, bu bir maraton koşusu. Uzun koşabilenler bundan sağ çıkacak’ demiştik. Nitekim bu gerçekleşiyor. Holdingler, internet yatırımlarını kendi kaynaklarından devam ettirip ettirmeme kararı almaları gerekiyordu. Bir de üzerine, Türkiye’deki bankacılık sektöründeki kriz geldi. 7 milyar dolar dışarı çıktı. ISP’lerin arkasında zaten bankalar var. Onlarda şöyle düşündüler; ‘Elimizdeki parayı, ISP’lere mi yatıralım, yoksa bu kaynağı asıl işimizde mi harcayalım?’ Böylece bir karar verme aşamasına geldiler.
ISP’ler arasında yaprak dökümü başlıyor mu?
Ünsal: Görüldüğü gibi Turkport kapandı. Sektörde birçok ISP, zor durumda veya kapanma aşamasına kadar geldi. Tabii bazı hatalar da yapıldı. ISP’lik işleri yanı sıra, içerik sağlamaya ağırlık verdiler. Sonunda bu karamsar tablo ortaya çıktı.
Superonline olarak nasıl bir yol izlediniz?
Ünsal: Superonline olarak biz yola, şirketi yabancılara satmak için çıkmadık. Vizyonumuzda böyle birşey yoktu. Katma değer ve grup içinde sinerji yaratmak için çalıştık. Ben daha önce Turkcell’in yöneticisiydim. Mobil operasyonumuz başladığında katma değer yaratacak olan içeriği sağlamak için Superonline’ı aldık. Hedefimiz internet kullanımını patlatmaktı. Bunun için kendimize 1 milyon aboneye ulaşma hedefi koyduk. İçeriğe yoğun bir şekilde zaten girmedik. 2000 yılının ilk yarısında, içerik ortaklığı yöntemi ile dışarda şirket kuran arkadaşlara yaptırmaya başladık. Oyun, finans gibi bazı alanlar, gerçi onlar da dışardan yapılıyor ama, kısmen bizde kaldı. Turkcell, Digitürk ve Superonline ortaklığı ile Mapco adlı şirketi kurduk.
Sorun, yanlış içerik yönetiminde mi?
Ünsal: İçeriğin kral olduğuna inanmıyoruz. İçeriği e-ticaret amacıyla kullanmak gerekiyor. Örneğin, genç kızlara çanta, gömlek satacaksınız. Genç kızların bu konuda ne düşündükleri hakkında bir içerikle, bu ürünler sunulabilir. Ancak biz, bu alana doğru da gitmiyoruz. Yolumuz, grup içinde oluşturduğumuz içeriği, mobil trafiğe, Digiturk platformuna dönüştürmek. Örneğin, Digiturk’e abone oldunuz. Sadece ordan haberleri seyretmek istemiyorsunuz. İnternette oyun var. Siz Digiturk’ten oyun oynamak istiyorum diyorsanız, burda bir içerik hazırlamak söz konusu olacak. Böylece Digiturk’ün abone sayısı artacak.
Rakiplerimize bakarsak, içeriği e-ticarete dayandırmadılar. Ya da bulundukları gruplara katma değerli bir hizmet olarak sunamadılar. Dolayısı ile problemler büyüdü.
Bu krizden yararlanmak mümkün mü?
Ünsal: Krizin internetle bir alakası yok. Ancak, banka krizi olmasaydı ben yoluma devam edecektim. Belki yabancı yatırımcı gelmediği için, bazı holdingler bu alana yatırımda bulunmayacaktı. Yatırımdan kısıldı, pazarlamadan kısıldı ve IT sektöründeki kriz de, bence bu nedenle doğdu. Şimdi bundan nasıl yararlanırız diye baktığımızda, internet satış zincirlerini çoğaltacak bir araç. Türkiye’nin her tarafında ofis açmak, buralarda insan çalıştırmak mı daha iyi, internet sayfasından bu satışları yapabilmek mi daha iyi? Hangisi daha kullanışlı ve daha az maliyetli? Ben doğrusu interneti seçerim. Zaten internetin de çıkış amacı bu değil mi? İyi yönetici ile kötü yönetici ortaya çıkacak. Belki doğal bir seleksiyondan da geçiyoruz. Şimdiye kadar, enflasyon ortamında ticaret yapıldı. Şimdi ise reel ekonominin kurallarına göre hareket etmek gerekiyor. Sanırım IMF, hükümetin programdan çıkmasına izin vermeyecek ve bir devalüasyon yaşamayacağız. Ben Haziran ayından itibaren yeniden toparlanacağımızı düşünüyorum.
Siz krize uyum sağlamak için ne gibi bir politika uyguluyorsunuz?
Ünsal: Biz bu politikayı, 1999 yılından beri uyguluyoruz. İlk işimiz, 80 kişilik müşteri hizmetleri bölümünü, ayrı bir şirket kurarak buraya aktardık. Dolayısı ile müşteri hizmetlerindeki bir kişi, hem Digiturk hem de Superonline için çalışıyor. Kaynakları daha iyi kullanma söz konusu oldu. Hemen arkasından, içerik ile ilgili yaklaşık 40 kişiyi ayırdık ve içerik ortağı şirketlerine kattık. Habercilerin bir kısmını Akşam Gazetesi’ne yerleştirdik. Yatırımcı köşesini, bir bankanın yönetimine verdik. Dolayısı ile bize sadece yatay portal kaldı. Bu portalı götüren yönetici arkadaşları da, yaklaşık 51 kişi, 1 Ocak itibariyle Mapco şirketine aktardık. Bayramdan önce idari işlerde çalışan yine yaklaşık 15 kişiyi işten ayırdık. Çünkü çalışan sayısı azalınca, bu kadroya hizmet verecek kişi sayısının da azalması gerekiyordu.
Superonline’de kaç kişi kaldı?
Ünsal: Şu an 172 kişiyiz. Burdan 11 kişi daha çıkacak. Bu arkadaşlar da, IncubaTR şirketini kuracaklar. Dolayısı ile 161 kişiye inecek. Bizim, son krizden ‘yandık, bittik, insan çıkaralım’ diye bir olayımız olmadı.
ISP’ler arasında fiyat savaşını Superonline’nin başlattığı söyleniyor?
Ünsal: Biz bu savaşı kasten başlattık. Rekabet, uzun soluklu bir koşu. Pazar payımı büyütmek için, hiçbir şeyi esirgemem. Eski yönetim internet erişim fiyatlarını 18 dolara indirmişti. Ben geldikten sonra 10 dolara indirdim. ‘İnternet Savaşları’nın geçen yıl başladığı söylenmişti. Bazıları kötü durumda. Ama biz ayaktayız.
İnternet erişim fiyatları yükselecek mi?
Ünsal: Evet, yükselecek. Niye yükselecek? 2000 yılında amacımız, fiyatları da indirerek interneti yaygınlaştırmaktı. Diğer rakipler de fiyat indirerek buna destek verdiler. Sonuçta, internet yaygınlaştı. 1999 yılında, büyük holding yöneticilerinin demeçlerinde, internetle ilgili hiçbir şey yoktu. Şimdi, B2B’den bahsediyorlar. Demek ki, misyonumuzu tamamlamışız. Ancak biz bir vakıf değiliz. Evet, bir pazar savaşı yaptık. Artık, gerçek maliyetlerime döneceğim. Tabii fiyatlar da yükselecek. Belki abonelerde de doğal seleksiyon olacak.
Biliyorsunuz, internet fiyatlarına bir de yüzde 25’lik bir KDV yükü geldi. İnterneti yaygınlaştırmak ve fiyatlar üzerindeki maliyet yükünü azaltmak için hükümetle görüşüyor musunuz?
Ünsal: 2001 yılı hükümetle bu konuları tartışmakla geçecek sanırım. Bizim yolumuzu açmaları gerekiyor. Türkiye’de abone sayısı, 1.5 milyona gelip dayanmadı bence. İnternet kafeler var. Bu alanlar internetin yaygınlaşması için önemli. Bu kafelerin standartlaşması ve franchising yolu ile yaygınlaşması konusunda bir çalışmamız var. İkincisi eğitim alanında gerekli gelişmeyi sağlayamadık. Eğitimle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ile Dünya Bankası’nın ortak bir projesi var. Bu konu ile ilgileniyoruz. Okul çağından başlayıp internete olan alışkanlığını sağlamamız gerekiyor.
TTNet ile haksız bir rekabetten bahsediliyor. Rekabet Kurulu’na şikayette bulundunuz. Bu alanda ne gibi gelişmeler var?
Ünsal: Türk Telekom’un özelleştirilmesi konusunda, sadece ses iletişiminin değil, bizim yaptığımız işi yapan TTNet’in de özelleştirilmesini istiyoruz. Biliyorsunuz TT, ses iletişiminde tekel olma özelliğini koruyor. Ancak TTNet rekabete açık. Ancak ben gidiyorum yüksek fiyattan TT’den hat alıyorum. TTNet ise böyle birşey yapmıyor ve 2.5 milyon liraya erişim veriyor. Kullanıcı olarak, belki bu bir avantaj. Ama geçmiş 70 yıla bakalım. Rekabetin olmadığı alanlar güdük kaldı. Ne zaman rekabet başladı, o alanda kalite ve hizmet de arttı. O zaman biz diyoruz ki, ‘Karar verin, özel sektör bu alanda yaşamasın isteniyorsa, biz çekilelim.’ Yoksa, TTNet de diğer ISP şirketleri ile eşit şartlarda yola çıksın. Aynı imkanlarda yatırım yapsın. Diğer bir konu ise, 822’li hatlar, güya bedava. Oysa, oraya girdiğiniz zaman T.Telekom, her 40 saat başına 10 dolar alıyor. Eğer internet erişim ücretleri düşürülmek isteniyorsa, bu 10 dolar hiç alınmasın. Çünkü hem ben ücret alıyorum, hem TT alıyor. Bu durumda fatura çok yükseliyor. TT, 10 doları almasın, bende erişim ücretini 5 dolar yapayım. Bütün bu konuları hükümet bazında tartışmamız gerekiyor.