Yaklaşık iki ay önce Hollanda’da telekomünikasyon işletmeciliği yapan bir arkadaşımın ofisinde, yüzlerce kağıt arasında adeta masanın bir köşesine terk edilmiş lisansı gördüğümde çok şaşırdım. Çünkü bugüne kadar, bizim Telekomünikasyon Kurumu tarafından verilen lisansları hep duvarlarda şık resim çerçevelerinin arkasında görmüştüm. Şaşırdığımı fark eden işletmeci hemen anlatmaya başladı.
“Ali Suat bey, biz bu lisans başvurusunu Hollanda’da e-mail ile yaptık. Birkaç yüz € ödedik. Bir hafta sonra da şirketin posta kutusuna lisansımızı atmışlardı.”
İnanamadım. Her şey bu kadar kolay mı ? Eğer bu kadar kolaysa, böyle bir ülkede merdiven altı şirketlerin oluşması mümkün mü? Elbette hayır…
Birkaç tür lisans dışında bürokrasinin bu denli basit olması, bütün piyasaya giriş engellerini ortadan kaldıracağı gibi, en başta merdiven altı denilen şirketlerin haksız kazanımlar elde etmesinin de önüne geçecektir. Peki ülkemizdeki durum nedir?
UMTH Lisansı Verilme Koşulları
Eğer yasalara saygılı, dürüst, itibarlı bir iş adamı iseniz, UMTH lisansınızı almak için Telekomünikasyon Kurumu’na başvurmak zorundasınız. Buraya kadar zaten kimsenin itirazı yok.
Ancak; işte bu noktada işletmeci adayını pek çok bürokratik işlem dışında, ciddi bir mali yükümlülük te beklemekte. Türüne göre 90 ile 405 milyar arasında değişen lisans bedelini ödemeniz yeterli görülmemiş olacak ki, kurum tarafından ayrıca 250.000 € bedelli teminat mektubu da isteniverdi. Mektubun vadesinin 3 yıl olması, mektup bedelinin size 3. yılın sonunda geri döneceği anlamına asla gelmiyor. Bunun koşullarının ne olacağı da kurum tarafından elbette değerlendirilecektir. Ayrıca bu satırların yazıldığı sırada henüz şartları kurum tarafından belirlenmemiş ve muhtemelen idam fermanı şeklinde hazırlanacak bir taahhütnameyi de kuruma ibraz etmek zorunda kalacaksınız. Tüm koşullar yerine getirildiğinde size duvara asabilmeniz için çerçevesiz bir lisans muhtemelen en kısa süre içinde takdim edilebilecektir.
Lisansı aldıktan sonra artık yapmanız gereken, Türk Telekomünikasyon A.Ş.ne başvurup, 100.000 adet kontörü peşin peşin almak. Bu uygulama da bildiğim kadarıyla Telekomünikasyon Kurumu tarafından haklı ve yerinde bulunmuştur.
Kontörlerinizi aldıysanız hemen faaliyete geçmelisiniz. Çünkü süratli davranmazsanız sizi bir takım ek yükümlülüklerin de bekleyeceği kesin.
Ben, tüm bu koşulları gerçekleştirip faaliyete geçtiğinizi de varsayıyorum, ama dikkat. Yükümlülükleriniz bununla da sınırlı değil. Tüm bu mali yükümlülüklere ek olarak her sene gelirinizin bir kısmını Telekomünikasyon Kurumuna katkı payı adı altında ödemek zorundasınız. Haa unutmadan söyleyelim. Ödeyeceğiniz ek vergiler, harçlar bu yazıda –içinizin daha da kararmaması için– anlatılmayacak. Meraklısı bir zahmet bunları mali müşavirine sorsun diyorum.
Bitti mi? Hayır bitmedi. Hani ola ki bir müşteriniz data hattınızda sık sık meydana gelebilecek ( ! ) teknik aksaklığı sizin kusurunuz olarak gördü ve sizden şikayetçi oldu ya da bilançolarınızı zamanında Kurum’a iletmediniz. İşte bu durumda da bir önceki yıl cironuzun % 3 ü kadar para cezası uygulama yetkisi de Telekomünikasyon Kurumunda. Bunun için de bir yerlere ihtiyat akçenizi ayırmakta büyük fayda var.
Buraya kadar hala ayakta kalabildiyseniz, şimdi muhtemel rakiplerinizin durumuna da bir bakalım.
Lisans Almadan Hizmet Vermenin Müeyyidesi…
Arkanızda bir holding desteği yoksa piyasadaki diğer lisanslı rakiplerinizin durumunun sizinkinden pek de farklı olmayacağını sanıyorum.
Peki ya lisans almadan bu işi yapanlar? İste burada biraz durup, bir parça hukukçu gözüyle bakmak istiyorum.
Sizinle aynı hizmeti hiçbir bedel ödemeden, hiçbir yükümlülük ve taahhüt altına girmeden, lisanssız ve merdiven altında verecek kapkaççıyı bekleyen müeyyide maddesini birlikte yasadan okuyalım.
MADDE 8. – 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
2’nci maddenin (a) fıkrasına aykırı olarak genel izin ve ruhsat almaksızın telekomünikasyon hizmeti verenlerin tesisleri Kurum’un talebi üzerine ilgili mülki amirlerce kapatılarak hizmetlerine son verilir. Tekerrürü halinde failleri hakkında ikiyüz milyon liradan üç milyar liraya kadar para cezasına hükmolunur.
Yasa çok açık olmasına rağmen kısa bir açıklama yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
UMTH için ruhsat almadan faaliyet gösteren bir kapkaççının öncelikle bu faaliyetinin tespit edilmesi gerekmekte.
İlk başta akla Türk Telekomun tespiti yapabileceği gelmekte. Ancak; kişisel görüşüm arabağlantı sözleşmesi ile 50.000.-Tl ödeyen işletmeci yerine, aynı bağlantı için 75.000.-Tl.’sı ödeyen lisanssız işletmeci için Türk Telekomun mahkeme tespitleri ile uğraşmayacağı yolunda. Hem lisans alacaklara “bu işi siz bilmiyorsunuz, batacaksınız” uyarısında bulunan Türk Telekom’da değil miydi? Üstelik kendisine aynı arabağlantı için 20.000.-Tl.’sı da fazla ödeme yapan işletmeciyle neden kötü olsun ki? Kaldı ki; bu işletmeciyle kötü olduğu andan itibaren faturalarının ödenmemesi riskini kim üstlenecek ?
Peki… Varsayalım ki, herhangi bir lisanslı işletmeci mahkeme tespitini kendi yaptırarak ve bu iş içinde avukat, bilirkişi ücreti, mahkeme yolluğu ödeyerek bu kapkaççıyı tespit ettirdi ve şikayetini de Telekomünikasyon Kurumuna yaptı.
Sonrası? Muhtemelen Telekomünikasyon Kurumu ön soruşturma, soruşturma aşamalarını süratle tamamlayıp kurul kararını da alarak ilgili mülki amire başvurusunu yapacaktır. İşte bu durumda mülki amirin ne yapması gerektiği konusunda itiraf etmeliyim ki, ben bile kesin bir şey söyleyemiyorum. Birinci olasılık, işyerini kolluk gücü ile basan mülki amir memurları lisanssız işletmecinin eşyalarını dışarı çıkartıp, izbe işyerinin kapısına mühür vuracak ve böylece adeta “git bu işi başka yer de yap” diyecek ya da işyerindeki cihazlara el koyarak görevini ifa edecektir.
Bu durumda yargı cihazlara el koyma kararını yasaya uygun bulacak mıdır bilemem ancak bu durumda bile kapkaççının uğrayacağı zarar max. 15.000.-$ civarında olacaktır.
Eğer aynı kapkaççı bir başka isim altında değil de yine aynı isim ile piyasaya girip, yukarıdaki şekilde bir kez daha yakalanırsa bu sefer 200 milyon TL’den 3 milyar TL’ye kadar para cezası ile yargılanabilecektir.
Hemen söyleyelim ki; aksi bir durum gerçekleşmediği sürece cezanın alt sınırının uygulanması hukuk gereğidir. Kaldı ki bu cezanın da tecil edilip edilmeyeceği de ayrı bir sorudur.
Altı Kaval Üstü Şişhane…
“Bizim yasalarımız işte böyle…” demeden önce bir hukukçu olarak sizden özellikle şu ayrımı yapmanızı istiyorum. Yukarıda Hollanda örneğinde yazdığım gibi, piyasaya giriş engellerinin olmadığı bir telekomünikasyon sektöründe, lisanssız hizmet vermenin cezası ağır olamaz. Hapis cezası olmasını isterseniz sizin yüzünüze tuhaf tuhaf bakarlar ve “neden” diye sorarlar.
Şimdi siz okuyuculara soruyorum. Yukarıda yasa maddesini AB ülkelerinden alıp, lisans verme koşullarını ise kendi kafamıza göre belirlersek, bu tuhaf ve tehlikeli durumun ortaya çıkmasında acaba yine yasa koyucu mu suçlanmalıdır?
Bir yanda yüzlerce milyar lisans ücreti + 250.000 € teminat mektubu bedeli + kurum katkı payı + taahhütname + birkaç çeşit vergi, harç + % 3 para cezası ödeme riski olan işletmeci, diğer yanda ise tespit edildiğinde işyeri kapanacak, en kötü ihtimalle 15.000 $ bedelli cihazlarına el konulma riski bulunan kapkaççı…
Birkaç Satır da Holdinglerimize
Lisans koşullarının ağırlaştırılmasıyla pastayı sadece birkaç işletmeci ile paylaşmayı hayal eden holdinglere ise, evdeki hesaplarının çarşıya uymayacağını hatırlatmakla yetiniyorum. Yasalara saygılı, dürüst, kayıtlı, kendileri ile aynı vergileri ödeyecek ve aynı koşullarda rekabet edecek rakipler yerine, hiçbir kaydı ve yükümlülüğü bulunmayan, kendileri ile ölümüne rekabet edebilecek ve hatta gerekirse “pardon, bana müsaade” deyip çekip gitmeyi göze almış, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kapkaççılarla rekabet etmek kendi tercihleri ise, elbette diyecek bir lafımız olamaz.
Son Sözümüz Telekomünikasyon Kurumuna…
AB ve Amerika dışındaki uygulamalarınızın mutlaka gerekçesi olmalıdır. Eğer “bu ülkenin koşulları farklı” mantığıyla hareket ediyorsanız, yeni ve eskisinden çok daha büyük bir merdiven altı piyasası yeşertmek üzere olduğunuz uyarısında bulunuyorum. Elbette naçizane görüşlerimiz sadece bizi bağlar. Ancak; piyasaya giriş engellerini bizzat yaratarak güdük bir sektör yaratmanız, en başta bu ülkenin insanına, sonrasında ise ülke ekonomisine büyük zarar verecektir. Umuyor ve diliyorum ki, yanılan biz , doğruyu bilen ve uygulayan sizlersinizdir…
Yazarın 11.05.2004 tarihli Notu : Yazının yazıldığı sırada içeriğini bilmediğimiz taahhütnameyi de bugün kurum web sayfasından öğrendik.
Dedik ya, tüm müeyyideler yetmemiş gibi bir de üstüne üstlük işletmecinin kuruma verdiği teminat mektubunu “gelir kaydetme ” yetkisi de isteniyor. Yani, kurum istediği zaman ve sudan bir bahaneyle mektubunuzu nakde çevirip bu bedeli de gelir kaydetme yetkisini bu taahhütname ile işletmeciden almış oluyor. Ne diyelim. Susuyor ve gelişmeleri merakla bekliyoruz.