5 Kasım’da, Ankara’da Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK), tüm üniversite rektörleri, ilgili akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve meslek profesyonellerinin katılımı ile “Geleceğin Meslekleri, Mesleklerin Geleceği” başlığı altında bir kongre yapıldı. Kongrede gelecekte ne gibi yeni mesleklerin oluşacağı ve günümüzdeki mevcut mesleklerin gelecekte nasıl şekilleneceği konuları tartışıldı.
38 yıl önce kurulan ve bir dönem “12 Eylül’ün mirası” olarak düşünülüp üniversiteler üzerindeki yetki ve denetimi nedeniyle eleştirilen YÖK, son dönemde yaptığı yenilikçi ve yapıcı çalışmalarla “Yeni YÖK” olarak adlandırılıyor. YÖK, Prof. Dr. Yekta Saraç’ın göreve geldiği 2014 yılından itibaren “Yeni YÖK” felsefesiyle ülkemizdeki Yükseköğrenim stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanmasında çok daha katılımcı ve destekleyici yöntemler uyguluyor. 5 Kasım’da gerçekleşen bu kongre, kuşkusuz “Yeni YÖK”’ ün en çok takdir gören uygulamalarından biri olarak kayıtlara geçti. Son dönemde teknolojide yaşanan üstel gelişmeler sonrasında tüm sektörlerde dijital bir dönüşüm yaşanırken ihtiyaç duyulan insan kaynağını doğru ve yetkin olarak yetiştirebilmek için YÖK de üstüne düşen görevi yapmak üzere Yükseköğrenimde olması gereken yapısal düzenlemeleri hayata geçirebilmek adına bu geniş katılımlı kongreyi düzenledi.
Prof. Dr. Yekta Saraç’tan aldığımız bilgilere göre 2019 yılı itibariyle ülkemizde Yükseköğretim sisteminde 129 devlet, 73 vakıf üniversitesi ve 5 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumu var. Yükseköğrenimdeki öğrenci sayısı yaklaşık 8 milyon, 83 bini öğretim üyesi olmak üzere toplam 168 bin 326 öğretim elemanı var. Uluslararası öğrenci sayısı ise 172 bin.
https://www.youtube.com/watch?v=5anWLHTSWEU
Kongrenin açılış konuşmalarını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç yaptılar. Daha sonra Prof. Dr. Acar Baltaş’ın yönettiği panelde TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da iş dünyasının Yükseköğrenim kurumlarından beklentilerini paylaştılar. Sektör temsilcilerin temel beklentileri yeni dünyada gereken dijital yetkinliklere sahip insan kaynağının yüksek öğrenim kurumlarında eğitilip gerekli yetkinliklerle donatılıp iş dünyasına katılmalarıydı.
Yüksek Öğrenin Kurumlarının İş Dünyasından beklentileri
Buna karşın Yükseköğrenim kurumlarının da iş dünyasından beklentileri vardı. Ülkemizde pek de alışkın olmadığımız ama yurtdışında, özellikle ABD’de üniversitelerin mezunlarından ve iş dünyasından aldığı önemli finansal destekler var. Bu tarz destekler devletin üzerindeki yükü azalttığı gibi üniversitelerin de bu kaynaklarla daha fazla araştırma ve geliştirme çalışmaları yapabilmelerine olanak sağlıyor.
ABD’de her yıl ülkedeki yükseköğretim kurumlarına yapılan bağışlarla ilgili hazırlanan ‘Eğitime Gönüllü Destek’ raporuna göre, ABD’deki yükseköğretim kurumlarına yapılan bağışlar bir önceki yıla göre yüzde 4.6’lık gelişme göstererek son 50 yılın zirvesini görmüş ve toplamda 46 milyar 700 milyon dolara ulaşmış. Bağış alan 871 üniversite sıralamasında ilk on üniversite şöyle yer alıyor:
- Harvard Üniversitesi 1 milyar 418 milyon dolar
- Stanford Üniversitesi 1 milyar 97 milyon dolar
- Columbia Üniversitesi 1 milyar 8 milyon dolar
- Güney California Üniversitesi 786 milyon 65 bin dolar
- California, San Francisco Üniversitesi: 730 milyon 27 bin dolar
- John Hopkins Üniversitesi 723 milyon 600 bin dolar
- Cornell Üniversitesi 590 milyon 640 bin dolar
- Princeton Üniversitesi 549 milyon 840 bin dolar
- Northwestern Üniversitesi 536 milyon 830 bin dolar
- Pennsylvania Üniversitesi 517 milyon 200 bin dolar
Amerikalı milyarderlerin üniversitelere yaptıkları astronomik bağışların altında sadece hayırseverliğin yanında Amerikan vergi sisteminin bağışlara ve vakıflara sağladığı önemli teşvikler yatıyor. Bağışlara yönelik en önemli avantajlarının başında vergi muafiyetleri ve %40’lara varan vergi indirimleri geliyor. Buna benzer düzenlemelerin ülkemizde de yapılıp üniversitelere bu tarz bir kaynak aktarımının özendirilmesi haklı bir beklenti olarak karşımıza çıkıyor.
Kongrenin ikinci bölümünde ise Mühendislik ve Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri ve Sosyal Bilimler konulu paralel 3 çalıştay yapıldı. Bu çalıştaylar sonucunda yeni oluşacak mesleklerle ilgili yükseköğrenimde açılması muhtemel program, fakülte ve yeni eğitim modelleri ile ilgili öneriler konusunda rapor hazırlanarak sunuldu.
YÖK ve üniversitelerimiz yeni teknolojiler konusunda çok olumlu yaklaşımlar gösteriyorlar. Ülke çapında kamu-üniversite-sanayi işbirliği ile dijital dönüşümü yakalamak ve hayatımıza kazandırmak zor olmayacak.