Yaşadığımız alanda yalnız değiliz. Dünyayı hepimizin bir arada olduğu bir tekne gibi düşünebiliriz. Bunu Covid salgını ile yakından gördük. Bugünlerde hepimizin endişe ile konuştuğumu iklim değişikliği de bir başka örnek. Özetle dünyanın ve yaşadığımız bölgenin sürdürülebilirliği açısından, sadece kendimize değil, etrafımıza da dikkatle bakmamız ve ilgilenmemiz lazım.
Sürdürülebilirlik yalnızca bireylerin değil, dünyanın ve ülkemizin büyük şirketlerinin de ilgilendiği bir alan. Bu kapsamda çok güzel sosyal ve ekonomik projeler yapan firmalar/kurumlar görüyoruz. Bunlardan birisi de ülkemize telekomünikasyon konusunda yatırım için geldiği 2007 yılında, ayrıca kurdukları Türkiye Vodafone Vakfı ile sosyal hizmetler gerçekleştiren Vodafone firması.
Aynı zamanda Vodafone Türkiye icra kurulu başkan yardımcısı olan Hasan Süel ile Global Vodafone Grubu Vakfı çatısı altında, dünyadaki 27 Vodafone Vakfından biri olarak, 2007 yılında Türk toplumunun gelişmesine ve yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunmak için kurulan Türkiye Vodafone Vakfının neler yaptığını konuştuk.
Süel ile 13 yıldır başkanı olduğu Türkiye Vodafone Vakfı’nın çok başarılı bir çok projesinden 3 tanesini öne alan bir sohbet gerçekleştirdik. Bunlar, genellikle “kadın” konusundaydı; deprem öncesi ve sonrasında kadınlara yönelik “Dijital Benim İşim” projesi, dijitalleşme konusunda güzel bir ortam yaratırken, kodlama konusunda ülkemizde ilk harekete geçen kurumlardan birisi olarak Vodafone’un “Yarını Kodlayanlar” projesi gençlerimiz için çok önemli ve tabii ki gittikçe artan oranda şikayet ettiğimiz, kadına şiddete karşı geliştirilmiş erken projelerden birisi olan “Kırmızı Işık” daha da önemli.
Bunları aşağıda okuyabilir ya da videodan izleyebilirsiniz.
– Hasan Bey, Vodafone ve Türkiye Vodafone Vakfı olarak, kadınların güçlenmesine, sosyal ve ekonomik hayata daha fazla katılımlarını desteklemeye yönelik çalışmalara özel önem veriyorsunuz. Teknoloji ve dijitalleşme de burada merkezi bir role sahip. Bugün bu kapsamda yaptığınız çalışmaları konuşmak üzere bir araya geldik. Bu projelerinizden biri 3 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yaptığınız “Dijital Benim İşim” projesi. Bu projenin amacı nedir ve bu yıl başına (2022 sonu) gelene kadar yaptıklarınız nelerdir?
Hasan Süel : Türkiye Vodafone Vakfı olarak kurulduğumuz günden bu yana, “İyilik için teknoloji” vizyonuyla faaliyetlerimize yön veriyoruz. İletişim teknolojilerine ilişkin bilgi birikimimizi ve inovasyon gücümüzü bireylerin ve toplumun hayatını kolaylaştırmak üzere seferber ettiğimiz önemli çalışmalara imza atıyoruz.
Sizin de belirttiğiniz gibi da ana hedef gruplarımızdan biri de kadınlar. Kadınların güçlenmesinin toplumun güçlenmesi demek olduğuna yürekten inanıyoruz. Ve bu güne kadar bu amaçla birçok projeye imza attık.
2020 yılından bu yana da Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü işbirliğiyle “Dijital Benim İşim” projesini yürütüyoruz.
Proje kapsamında, 18 yaş üstü kadınlara 24 saatlik Dijital Okuryazarlık ve 40 saatlik Dijital Pazarlama eğitimleri veriyoruz. Eğitimlerin bir kısmı sınıf içinde yüz yüze verilen eğitimler, bir kısmı da Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Uzaktan Eğitim platformu üzerinden izlenen videolar şeklinde gerçekleşiyor.
Bu projeyle, teknoloji odaklı eğitimlerle kadınların dijital becerilerini geliştirerek dijital topluma dahiliyetlerini sağlamayı ve ekonomik hayata katılımlarını artırmayı hedefliyoruz. Kadınları dijital dünya ile tanıştırarak onlara dijital okuryazarlık becerileri kazandırmak, kadınların sosyal hayatta güçlenmelerini sağlamak ve onları potansiyel dijital iş olanaklarıyla buluşturmak istiyoruz.
- Bugüne kadar 20 ilde 15 bini aşkın kadına ulaştık.
- Bu süreçte 2 sosyal medya yarışması da düzenledik.
Dijital Pazarlama eğitimlerine katılan kursiyerlerimiz arasında yaptığımız bu yarışmalarda, katılımcılardan kendi işletmelerinin veya seçtikleri bir işletmenin sosyal medya hesaplarını 1 ay boyunca yönetmelerini istedik ve başarılı yarışmacılarımıza cansuyu sermayesi sağladık.
“Dijital Benim İşim” projesiyle bu yıl 15 bin kadına daha eğitim vererek 3 yılda toplam 30 bin kadına ulaşmış olacağız.
– Demin yılbaşı diye ayırdım çünkü siz yaşadığımız 6 Şubat felaketinden sonra bu proje kapsamında daha özel işler de yaptınız. Çalışmanız hangi illeri kapsıyordu? Hangi eğitimleri veriyorsunuz? Proje hangi safhada? Kaç kişiye eğitim verdiniz? Devam edecek mi?
Hasan Süel : Evet, “Dijital Benim İşim” deprem bölgesine uyarladığımız projelerimizden biri. Projemizin üçüncü dönemi için hem deprem bölgesindeki kadınları destekleyecek, hem de deprem bölgesi dışında yer alan 17 proje ilinde Dijital Pazarlama ve Dijital Okuryazarlık eğitimlerimizi sürdürecek şekilde kapsayıcı bir model çalıştık.
- Bu doğrultuda bölgede eğitim konteynerleri konumlandırdık.
- Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da toplam 15 eğitim konteyneri kurduk.
- Eğitimlerimiz yoğun ilgi görüyor. Şu ana kadar 2400 kadına ulaştık.
Bu projeyle bölgede önemli bir sosyal ihtiyaca cevap vereceğimizi düşünüyoruz. Sunacağımız eğitimlerle, depremden etkilenen kadınların toparlanmalarına, güçlenmelerine, yeniden sosyal hayata entegre olmalarına ve kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olacağımıza inanıyoruz.
Deprem sonrasındaki süreçte ben yaklaşık 10 kez bölgeyi ziyaret ettim. Her gidişimde fiziksel açıdan şehirlerin giderek toparlandığını görüyorum. Ancak bölgede ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan destek ihtiyacı hâlâ devam ediyor. O nedenle bu ihtiyaçlara yönelik sürdürülebilir çözümler geliştirmek çok önemli.
Biz tüm paydaşlarımızla birlikte bu amaca yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Her zaman söylediğim bir şey var. Deprem bölgesinde hayat her anlamda normale dönene kadar biz de orada olmaya devam edeceğiz.
– Bu projeye katılan kadınların ürettikleri ne tür ürünler oluyor? Bu ürünler üzerinden kendilerine nasıl bir getiri sağlayabiliyorlar?
Hasan Süel : Eğitim konteynerlerimizde, kadın kursiyerlerimiz geleneksel el sanatları kurslarına katılıyor ve el emeği ürünler üretiyor. Bu eğitimlerin, onlar için hem rehabilitasyon, hem de ürettikleri ürünlerle uzun vadede ekonomik kazanca çevirebilecekleri bir araç olacağına inanıyoruz.
Aynı zamanda, bölge özelinde geliştirdiğimiz “Dijital Dünyaya Giriş” eğitimleri ile kadınların dijital becerilerini geliştirmelerine ve ürettikleri geleneksel ürünleri dijital kanallarda satmalarına destek oluyoruz. Bölgedeki kadınlar eğitimlerimize katılarak yöresel ürünler üretip, teknolojinin getirdiği imkânlar doğrultusunda bu ürünlerin satışını yaparak hem sosyal hem de ekonomik hayata katılabilecekler.
– Sizin yine deprem bölgesindeki iller için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) işbirliği ile açtığınız merkezler var. Bu merkezlerde kimlere ve ne tür hizmetler veriliyor?
Hasan Süel : Anne Çocuk Eğitim Vakfı işbirliğiyle Adıyaman, Hatay ve Gaziantep’te Çocuk ve Aile Merkezleri açtık. Bu merkezlerde, depremden etkilenen kişilerin psikososyal yönden desteklenmesi, çocukların öğrenme kayıplarının telafi edilebilmesi, anne babaların ebeveynlik rollerinde güçlendirilmesi ve bu süreçte çocuklarının gelişimini destekleme becerilerinin artırılması ve aynı zamanda genç kadınların güçlenmesine yönelik çalışmalar yapılıyor.
Tamamıyla uzman kadroların desteğiyle, depremden etkilenenlerin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmuş bilimsel temelli programlar uygulanıyor. Örneğin, 3-4 ve 5-6 yaş gruplarına yönelik oyun ve sanat odaklı çalışmalar yapılıyor. Ebeveynlerin iyi olma hallerini ve çocuklarla iletişimlerini destekleyecek oturumlar gerçekleştiriliyor. Konteyner kentte yaşayan genç kadınlara yönelik destek ve güçlendirme programları yürütülüyor. Türkiye Vodafone Vakfı’nın “Yarını Kodlayanlar”, “Dijital Benim İşim” ve “Kırmızı Işık” gibi mevcut projelerini de bu merkezlere entegre ettik.
Merkezler, Adıyaman ve Gaziantep’te 160’şar, Hatay’da ise 120 çocuk kapasitesine sahip. Şu ana kadar yaz okulları ve kütüphanede gerçekleşen faaliyetlerle 1336 çocuğa, 207 kadına, ebeveynlere yönelik faaliyetler kapsamında da 554 anne ve 44 babaya ulaştık. Projenin ilk yılında hedefimiz, 4.500 çocuk ve ebeveyn ile birlikte 2.500 genç kadına da ulaşmak.
Geçtiğimiz haftalarda Gaziantep Nurdağı’ndaki merkezimizin resmi açılışı için bölgeydeydik yine. Merkezimiz bir konteyner kent içerisinde yer alıyor. Ve oradaki kadınlar ve çocukların sosyalleşmesi için çok önemli bir ihtiyaca yanıt veriyor. Yaşadıkları inanılmaz zorluktaki sürecin ardından hem kadın ve ebeveynlerin hem de çocukların psikolojilerine gerçekten çok iyi geliyor. Bunu bizzat sohbet ettiğim insanlardan duydum.
Ve bunları duyunca doğru yolda olduğumuzu anlıyoruz ve daha fazlasını yapmak için motive oluyoruz.
– Son olarak, bir başka sorumluluk projesi ve benim de çok önemsediğim bir konu “kadına şiddet”. Sizin bu konuda 9 yıl önce başlattığınız “Kırmızı Işık” uygulaması var. Bu projede geldiğiniz durumu da sormak istiyoruz ama öncesinde bilmeyen okuyucularımız için, 9 yıl önce başlattığınız Kırmızı Işık uygulaması nedir, anlatır mısınız?
Hasan Süel : Bu arada röportajımız ne zaman yayınlanacak bilmiyorum ama biz bu çekimi 24 Kasım günü yapıyoruz. Yarın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Keşke böyle günlere ihtiyaç olmasa. Ama maalesef kadına yönelik şiddet tüm dünyada önemli bir sorun olmaya devam ediyor.
Dünya Bankası, kadına yönelik şiddeti, her 3 kadından birini hayatları boyunca etkileyen küresel bir salgın olarak nitelendiriyor. Ağır bir insan hakkı ihlali ve ciddi bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddetle mücadelenin teknolojinin gücünü kullanarak daha etkin yapılabileceğine inanıyoruz. Bu inançla geliştirdiğimiz Kırmızı Işık uygulamasıyla, kadınların şiddete maruz kaldığı anlarda kolluk kuvvetleri ya da yakınlarına kolaylıkla haber verebilmesini sağlıyoruz.
Bu uygulamayla, mağdura yönelik ilk yardımı daha hızlı ve kolay ulaştırmayı ve bu sayede önleyici bir etki yaratmayı hedefliyoruz. Kırmızı Işık uygulamasında acil durumlarda ulaşılması istenen 3 kişi tek tuşla kaydedilebiliyor. Şiddete maruz kalan kadınlar, tek tuş ile yakınlarına telefonla erişebiliyor ve tehlikede bulunduğunu bildiren ve nerede olduğu bilgisini içeren acil SMS gönderebiliyor. Uygulamayla Alo 183, 155 Polis İmdat, 156 Jandarma ve Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı acil numaraları tek tuşla aranabiliyor.
Ayrıca, en yakın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin adresleri
ve telefonları harita üzerinden bulunabiliyor. Kadınlar, şiddete maruz kalındığında neler yapılabileceği ile ilgili bilgilere de erişebiliyor. Ek olarak, uygulamanın kendine özgü gizlilik özellikleri (logo değiştirme, Siri üzerinden önceden belirlenen rastgele bir kelimenin söylenmesi ile acil SMS’in otomatik olarak gönderilmesi, vb.) sayesinde uygulamayı telefonlarında kendilerine şiddet uygulayan kişiden kolaylıkla saklayabiliyor. Android kullanıcıları acil SMS ve acil arama fonksiyonlarını telefonlarının anasayfalarına pinleyebiliyor. Böylece, ihtiyaç duyduklarında tek tuşla bu fonksiyonlara erişebiliyorlar.
– Kırmızı Işık uygulaması geçtiğimiz 9 yılda neler yaptı ve yapıyor?
Hasan Süel : Uygulamamız bugüne kadar 378 bin kez indirildi. Aylık ortalama kullanıcı sayısı 1.000’e ulaştı.
Uygulamamızı ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirmeye devam ediyoruz. Kırmızı Işık uygulamasını görme engelliler de kullanabiliyor. Kırmızı Işık’ın fonksiyonlarına iOS kullanıcıları için Voice Over, Android kullanıcıları için Talk Back erişilebilirlik seçeneğini ekledik. Bu eklenti sayesinde, dokunmayla seçilen öge okunarak görme engelli kadınlara sesli geribildirim sağlanabiliyor.
Diğer yandan, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği videolarının eklendiği uygulamamızda yer alan Şiddet Farkındalık Testi ile kullanıcılar testi tamamlayarak şiddet türleri hakkında bilgi sahibi oluyor. Uygulamamızda yer alan dijital asistan “Işık” ile kadınlar şiddet hakkında merak ettikleri soruların cevaplarına ulaşabiliyor. Uygulamamızda Türkçe, İngilizce ve Arapça dil seçenekleri bulunuyor.
– Peki, yaptığınız tüm bu çalışmaların etkisini ölçümlüyor ve raporluyor musunuz?
Hasan Süel : Yaptığımız tüm çalışmalarda veriye dayalı bir şekilde hareket etmek bizim için çok önemli. Yaptığımız tüm sosyal sorumluluk projelerinin de etkisini düzenli olarak ölçümlüyoruz. Örneğin Dijital Benim İşim, projemiz, kadınların yalnızca dijital bilgi ve becerilerini artırmıyor, aynı zamanda özgüven ve motivasyonlarının artmasında, dijital dünyanın önemine dair farkındalık kazanmalarında ve destekleyici ilişkiler geliştirmelerinde önemli rol oynuyor.
Projemizin kadınlarda dijital okuryazarlık oranını %24, kadınların dijital pazarlama bilgilerini ise %29 yükselttiğini görüyoruz. Projeye yaptığımız her 1 TL’lik yatırım için 5 TL’lik değer yarattığımızı hesapladık.
Başka bir deyişle, projeye yaklaşık 1 milyon TL yatırdık, ama yarattığımız toplam değer yaklaşık 5 milyon TL oldu. Sağladığımız bu sosyal getirinin önemli bir kazanım olduğunu düşünüyoruz. AÇEV ile başlattığımız proje ise henüz yeni. Önümüzdeki dönemde onunla ilgili ölçümleri de aynı şekilde yaparak kamuoyu ile paylaşacağız.
– Sonuç olarak Hasan Bey, bize Türkiye Vodafone Vakfı’nın bu projeleri ile ülkemize ne tür katkılar yapmış olduğunuzu özetler misiniz?
Hasan Süel : Vodafone’da şirketimizin ekonomi ve toplum içinde üstlendiği role geniş bir perspektiften bakıyoruz. Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında yürüttüğümüz projelerin de bu bağlamda önemli rolü var.
Sosyal hayatın olanaklarından yeterince faydalanamayan veya ekonomik hayatta varlık gösteremeyen bireylerin önündeki engelleri kaldırmaya odaklanıyoruz.
İletişim teknolojilerine ilişkin bilgi birikimimizi ve inovasyon gücümüzü bireylerin ve toplumun hayatını
kolaylaştırmak üzere seferber ettiğimiz önemli çalışmalara imza atıyoruz.
Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında bugüne kadar 4,4 milyon kişinin hayatına dokunduk, reel değeri 223
milyon TL olan 16 projeye destek olduk. Çalışmalarımıza ilk günkü heyecanımızla devam ediyoruz.