Geçen haftayı, birdenbire kapanan ve kurucusu yurtdışına kaçan Thodex kriptopara borsası olayını konuşarak yaşadık. Çok tatsız bir olaydı ve meydana gelmesi için pek çok başka olay üstüste geldi.
Bu olaylar, kriptopara fiyatlarının son 6 ayda yükselmeye başlaması, arkasından evini-arsasını satanın bu pazara hücum etmesi, paraların bir kısmının yurtdışına çıkması, hükümetin önlem anlamındaki kararları ve bu kararların sektörü yaralaması ile özetlenebilir. Sonuçta Thodex ve birkaç borsanın patlaması ve diğerlerinin de işlem hacimlerinin düşmesi ile karşılaştık.
Thodex konusunda bir hatayı baştan ikaz edelim; Faruk Fatih Özer’in bu borsadan aldığı para 2 milyar $ değil. Zaten Thodex bu kadar büyük bir borsa da değil. Thodex konusunda herkes, bir avukatın açtığı davada kullandığı rakamı aldı. Ama bu konuda yapılan bir araştırma var ve rakamın 150 milyon $ civarı olduğunu gösterdi;
Bu yanlışlığı düzelttikten sonra, şimdi son 6 ayı kapsayan bu sürecin detaylarına yakından bakalım
Bitcoin ve diğer altcoin’lerin fiyatları, kasım ayında yükselmeye başladı. 2021 İlk çeyrekte adeta patlama yarattı
Aşağıda görüyorsunuz, kasım 2020’de 17 bin $’larda olan Bitcoin fiyatı 64 bin $’a vurdu, geri döndü ama hala 53 bin $’larda bir yerlerde. Borsalarda uzun zamandır kendi kendine alan satan ve sayıları 1 milyon civarında olan bir kitle var. “Trader” ya da “Yatırımcı” olan bu kitleyi ClubHouse’da dinleyebilirsiniz. Bu kitlenin zaman zaman satın aldığı paralar, son 6 ayda birden bire önemli bir değere ulaşıverdi.
Ekonomik krizin ve hükümetin $-TL oyununun getireceği zarardan kurtulmaya çalışan büyük bir kitle, “para kazanan” bu kitlenin anlattıklarının cazibesine kapıldı ve harekete geçti —ki alım satım yapan kitlenin son 1 yılda 1 milyondan, 6-7 milyon kişiye fırladığı kaydediliyor
Hükümetin inkarına ve nasıl hesaplandığı belli olmayan enflasyon oranlarına karşın, 2018 sonbaharından bu yana pahalılaşan hayatla birlikte insanların ekonomiden korkusu arttı. Bu dönemde $’ın dalgalanmasının da suni olarak yönetilmeye çalışıldığını 128 milyar tartışmalarında gördük. İnsanlar TL ve $’ın dengesiz dalgalanışlarına karşı paralarını koruma derdinde.
Derken, dünyada yükselen fiyatları ile eskiden beri bu işin içinde olan insanların bir anda ellerindeki kriptoparaların değerlenir olması, diğer –yani finansal okuryazarlığı olmayan– insanları oyunun içine çekti. Geçen yıl bu zamanlar 1 milyon olan kullanıcı sayısının şimdilerde 6-7 milyona fırladığı anlaşılıyor. Yani ülkede ergen her 10 insandan birisi kripto para alıp satıyor gibi gözüküyor. Hatta Statista bunu daha yüksek raporluyor.
Devletin bu esnada, konuya yönelik bazı açıklamalar vs vardı ama konuya değin farkındalığı çok düşük.
Kripto paralar, 1982’den beri düşünülen bir kavram. 1990’dan itibaren bazı paralar sunulmuş ama asıl 2010’dan bu yana tüm hızıyla gelişiyor. Hele 2015’lerden bu yana bu alandaki gelişmeler inanılmaz düzeyde. Günümüzde 9.000 kadar kripto para cinsi olduğu biliniyor.
Ama tek konu paralar değil. Yanısıra tokenler, ICO, P2P Lending, NFT, DeFi, Merkezsiz borsa, gibi Fintech iş modelleri kuruluyor. Yani kriptopara endüstrisinde bir devinim var. Henüz yerli yerine oturmadı ama zaten daha genç bir endüstri.
Bu endüstriye bizim hükümetimizin ilişkin görüşleri ise maalesef “ilgisiz”, “derinliksiz” ve “vizyonsuz” kaldı. Neden diyoruz. Aşağıda göreceğiniz üzere vatandaşını bilinçlendirmek, borsaları –belki kripto endüstrisi anlamında değil akçeli iş anlamında– düzenlemek ve ne olup, bittiğini takip etmek anlamında eksik kaldılar.
Sayıları hızla yükselen bu kitlelerin karşısına muhtelif bilmemnekoin’ler çıktı
Muhtelif bilmemne koin dediğimiz, 2017’lerden bu yana pazara sürülen 1’e 10 kazanacaksın denilen çok sayıda koin’e ait gelişmeleri, şikayet sitelerine bakarak da görebilirsiniz. Şu kadar para yatırdım ama koinlerim gelmedi denilen çok sayıda şikayet var. Bunların içinden daha önce de yazdığımız Turcoin gibi iddialı basın toplantıları düzenleyenler bile çıktı. Anlayacağınız “saadet zinciri”ne yol açabilecek bir durum da söz konusu.
Daha 3 hafta evvel, eğitimli bir dostumuz, “bilmemne koin varmış, çok karlıymış. Buna şimdi yatırım yaparsak acaip kazanç alacakmışız, bu doğru mudur?” diye sordu.
Güçlü Borsaların Yanında, Önüne Gelenin Kurduğu Borsalar Var
“Borsa” adı verilen ve daha ziyade “alım satım platformu” olarak tanımlanan çok sayıda şirket kuruldu. Bu yapıları kontrol eden bir şey henüz yok. Dedik ya, devletin farkındalığı zayıf kaldı bu konuda. Yani isteyen bu “borsa” denilen şirketleri açıyor. Sayılarının son aylarda 96’ya çıktığı kaydediliyor.
Sayıları 6-7 milyon olan ve büyük çoğunluğunun “finansal okur yazarlığı” olmayan kişiler ise bu borsalara,
- Kim kurmuş, finansal geçmişi olan, finansal sektörde tanınan, güven duyulan birileri midir?
- Bu şirketin finansal derinliği var mıdır, sermayesi nedir?
- Kurumsal yapılanması var mıdır?
- Devletin kontrolü altında mıdır?
demeden para yatırdılar.
“Devletin kontrolü” olmadığını zaten söyledik. Ama asıl olay şu; örneğin 6493 sayılı kanunla kurulan “ödeme hizmetleri” firmaları için devlet sermaye, karşılık kadar fon almak vs gibi çeşitli şartlar ileri sürüyor [1]. Bu kuruluşlardan en azından bu tür bir yaklaşım isteyebilirdi. Aynı düzenlemede “elektronik para” konusu var ama “digital para” yok. Devletin bugüne kadar düzenlemediği bu piyasada para kaybedenlere bir çözüm bulması lazım.
Borsa’da Para Tutmak Doğru mudur?
Bir yandan “devlet kontrol etmeliydi” diyorken, şunu da not edelim; “Kripto Borsa=Banka Değil”.
Alım-satım yapanların bir hatası, bir yanlış anlaşılma da burada; bu kripto para borsaları, paraların tutulduğu yerler değil, kripto para alışverişi için alıcı ve satıcının karşılaştığı ortamlar. Yani siz “şu kadar bitcoin almak istiyorum, fiyatı şu olsun” diye teklif yaparsınız, bir başkası “şu kadar bitcoin satacağım, şu fiyattan” der. Borsa da bu teklifleri karşılıklı iletir.
Paralar ise blockchain üzerinde durur. Bunlara cüzdan ile ulaşırız. Devamlı alıp satanlar (trader) bu cüzdanları borsada “sıcak-hot” dediğimiz şekilde, sürekli internete bağlı tutarlar. Ama “yatırımcı” iseniz, bunu “soğuk-cold” cüzdanlarda yani internete bağlı olmayan cüzdanlarda tutmak daha uygun. Böylece borsa patlasa da, paranıza ulaşacağız cüzdanınızın anahtarı sizde kalır.
Thodex olayında gittiği raporlanan 150 milyon $’ın tamamı “sıcak cüzdan”ı borsada internet açık olarak tutan kullanıcılara ait.
Bitcoin ve Altcoin Fiyatları Tırmanırken, Yurtdışına Para Akışı Oldu
Bu gelişmeler sürerken, yani kriptopara fiyatları ve dolayısıyla alım-satım yapan sayısı artarken, Türkiye’nin dışarıya çıkan parasında bir hareket olduğu belirtiliyor. Son aylarda ve öncesinde, toplam 25 milyar $ gibi bir rakamın yurtdışındaki kriptolara piyasasına yollandığı gibi bir tahmin var.
Ekonominin sıkıntılı olduğu dönemde, paranın yurtdışına gitmesi bir sorun, bu paranın güvenliği başka bir sorun. “Yurtdışındaki borsa güvenilidir, değildir” dışında, “bir sorun yaşandığında nasıl çözülür?” sorusu var.
Paralar borsalara akarken, hükümet nisan ayında birisi Hazine ve Maliye Bakanlığı, diğeri Merkez Bankası olmak üzere 2 düzenleme getirdi
Düzenlemelerin ilkinde müşteri verileri istendi [2]. Bu konuda “herhalde vergi geliyor” yorumu yapıldı. Ama arkasından bazı “haciz” ve “hesap askıya alma” türü olaylar duyuldu. Borsalardan kullanıcı verileri istendiği duyulduktan sonra yurtdışına para çıkışının hızlandığı bilgisi geldi.
Arkasından da Merkez Bankası yönetmeliği ile ödeme hizmetleri şirketleri üzerinden kripto alımı yasaklandı [3]. Bankalar üzerinden işlem yapmak hala serbestti.
Thodex Parayı Dışarı Nasıl Çıkardı?
Ama bu yönetmelik, hükümetin ve Merkez Bankasının olayın inceliklerinin farkında olmadığını yeniden gösterdi. Örnek mi? Soralım : “Thodex parayı dışarı nasıl çıkardı?”
Yani ödeme firmalarının engellenmesi ve bankaların işlem yapması, Thodex’in 150 milyon $’ı dışarı çıkarmasını engelledi mi?
Daha önemlisi, Thodex’in dışarıya para çıkardığı görülebilir miydi?
Evet dışarı çıkarılan paralar takip edilebilirdi. Ama bunun takibi için “kriptopara ve blockchain” teknolojilerini bilmek gerekiyordu. BlokChain bir muhasebe defteri kişileri vermez ama işlemler görülebilir.
Dediğimiz gibi devlet bu konudan çok uzakta. Yaptığı yönetmeliklerde, ekosistemi davet etmemiş olmaları da bunu gösteriyor. Tufan Poyraz ve arkadaşlarının yaptıkları araştırmaya bakılırsa, Thodex 2020 ağustostan sürekli para çıkarmış. Yani devlet bu dışarı çıkarılan paraları farkında bile olmadı.
Ayrıca Thodex’in son hafta % 30 indirimli satışı da devletin dikkat etmesi gereken bir husustu. Bunu Twitter üzerinden ikaz edenler bile vardı. Buna da bakılmamış. Özetle devlet burada vatandaşını finansal olarak korumayı becerememiş.
Düzenlemeler “ortak akıl” ile yani sektörün uzmanlarının görüşleri alınmadan yapıldığı için bu gelişmeler yaşanıyor
Devlet dediğimiz gibi bu alandaki gelişmelerin farkında bile değil.
Mesela, geçen yıldan bu yana sayı 6-7 milyona çıkarken, üniversite öğrencilerinin kredilerini kullandıkları, çok sayıda insanın ev-araba-arsa sattığı gibi bilgiler geliyor. Borsa denilen platformların bugün, dün değil, mesela “ödeme hizmetleri” firmalarına lisans verilirken bile incelenmesi ve bir takım önlemler alınması lazımdı. Önüne gelenin koin çıkarması ya da borsa açması bir kurala bağlanabilirdi.
Yanısıra son gelişmeler adeta “filin züccaciye dükkanına dalması” gibi oldu. Önce paralar daha hızlı dışarı aktı, sonra da borsalar patlamaya başladı. Patlamayan ve güvenilir olanlar da sıkıntı yaşıyor. İşlem hacimleri öncekinin 1/4’ü, 1/5’i oranlarına kadar düştü. Düzelicektir ama neden bu tür bir “ortak akıl”a başvurulmayan süreç yaşandı?
Ülkemizde güçlü bir bitcoin ve blockchain ekosistemi var. Hatta içlerinde dünya çapındaki blokzincirlere yazılım desteği sağlayanlar var. Hükümetin acilen bu insanları toplaması ve olayı anlaması lazım.
Çünkü Kriptopara ve blockchain olayları bir yaşam tarzı ve yeni iş modellerini de yaratarak geliyor.
Ne Yapmak Gerek?
- Kriptopara yatırımı yapılacak firmanın seçiminde, arka plana dikkatli bakmak lazım (kurucuları kim, sermayesi nedir, yaklaşımı nedir, kaç imza kullanılıyor? vsvs)
- Kriptopara borsalarının denetimlerinin yapılması lazım
- Kriptopara alanı henüz çok yüksek dalgalanması olan bir alan. Bu nedenle yatırım yapılırken, arsa-ev-araba satmak doğru değil.
- Yatırım yapanların –özellikle riskli alanlarda– finansal okur yazarlık eğitimi alması lazım.
KriptoPara Köşeyi Dönmenin Değil, Sistemin Dışına Çıkmanın Parası
Geçen gün HalkTV’de Erdal Sağlam’ı dinliyordum. Bir tanım yaptı;
“Kriptopara işi aslında sistemin dışında kalmak için yaratıldı. “
Mantığını anlamayanlar için ifade edelim. İnternet “YIKICI (Disruptive)” dir. Yani, şöyle yapar;
Burada “sistem” nedir diye soran olursa; Sistem Anonymous ya da WallStreet Occupiers’ın dilindeki şu ifadenin “siz” kısmıdır ;
“Biz % 99’uz (legions=kalabalıklarız)[1] ve siz % 1’siniz”
“Siz”i aşağıda görebilirsiniz.
Yani dünya değişime giderken, bitcoin ya da diğer cinler ne olur bilmiyoruz. Ama Bitcoin’i ve kriptoparaları, hele BlockChain’i anlamak zorunda olduğumuzu kaydedelim. Daha da önemlisi hükümetin anlaması ve ekosistemi biran önce davet ederek, bu alanı yönlendirmesi gerekir. Ekosistem, gerekli düzenlemeler yapılırsa, ülkenin bu işten çok kazançlı çıkacağı, öncülük yapılması durumunda ülkenin döviz kazanacağı düşüncesinde.
Bu konuları uzmanına yani Cemil Şinasi Türün’e soruyoruz..
[2] Hazine ve Maliye Bakanlığı, Dikkatini Kripto Paralara Çevirdi
[3] Gece Yarısı Yayınlanan Kripto Para Yönetmeliği, Ödemelerde Kullanılmasını Yasakladı