Konferans notlarını sunduğumuz bu yazının
- ilk bölümünü Stratejist Friedman ; Türkiye ve Amerikan Dış Politikasının Denge Sorunu Başlıklı Bir Konferans Verdi – 1,
- ikinci bölümü Friedman : Türkiye Derin Güç ve Avrupa Zayıflıyor – 2,
- üçüncü bölümü Friedman : Global krizden 2 Ülke Güçlü Çıktı, Biri ABD, Diğeri Türkiye – 3
- dördüncü bölümü Friedman : İsrail, ABD’nin Irak’tan Çıkmasını İstiyor – 4
- beşinci bölümü Friedman : İsrail’in Uzaklaşamayacağı Tek Ülke İsrail – 5
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Şimdi konferanstan aldığımız uzun notlara geçelim. Bu notları kendiniz de videolardan dinleyebilirsiniz.
Moderatör Gürkan Zengin, “pek çok gazeteci ve akademisyenin burada olmasını bekliyorduk. Ama gündemin sıcaklığı nedeniyle, en az 30 kişi gelemedi benim bildiğim.” diyerek açtığı konferansın başında, Friedman’a Türkiye’nin, Obama Amerika’sından ümitlendiğini ama bazı hayal kırıklıkları yaşandığını hatırlattı ve Friedman’ı “Yazdığı kitaplar ve Stratfor ile etkiler yaratabilen, geleceği anlamamıza yardımcı olan ve gelecekten haberler verebilen bir kişi” olarak tanıttı.
Gürkan Zengin, Friedman’ı Türkiye’nin büyüyen önemini erken farkeden, ne olup bittiğini erken farkında olabilen, eksen mi değiştiriyor sorusunu daha az soran ve son 10 yıldır Türkiye’nin değişen dış politik stratejisini anlayan bir kişi olarak tanımladı ve Friedman’a, “Bush’tan sonra Obama için sevinç duyduk ama ABD-Türkiye ilişkisi istendiği gibi çalışmıyor. Acaba neden?” diye sordu. Friedman söze şöyle başladı :
Dünyaya sadece siyasetçiler, şahsiyetler ya da alınan kararlar olarak bakmıyorum. Obama dönemi, siyaseti değiştirmesi beklenerek başladı ama kendisi de yapamadı. İnsanlar tarih yapmaz. Tarihler insanları yaratır.
Bush iyi ya da kötü bir insan olarak ele alınabilir ama onun dönemindeki kişiler tarihin getirdiği şartlar içinde davrandılar. Bu davranışlarının etkileri önümüzdeki 30-40 yıl içinde görülmeye devam edebilir ama ben bugünkü koşulları anlatmak istiyorum.
Bush’un miras bıraktığı sorunları Türkiye nasıl çözebilir?
İsrail’in bugünlerde meydana getirdiği şartlardan daha uzağa giderek başlıyorum.
Dünya derin bir krizle içiçe, Çin bile çok büyük bir kriz içinde. Gerçi önemsemiyorlar. Bu krizden sadece 2 ülke güçlenerek çıktı. Birisi ABD, diğeri Türkiye. Krizden Türk ekonomisinin çok güçlü çıktığını gördük.
ABD’ye karşı bir Avrupa’da bir birlik oluşturuldu ama bu birliğin çok da güçlü olmadığı bu krizle görüldü.
Diğer bir yere bakalım; ölçmek çok kolay olmasa da, Brezilya Çin, Hindistan gibi ülkelere bakıldığında 8,3 trilyonluk bir hacim var. Oysa ABD 14 trilyon. Yani yetişmeleri için yılda % 7,3 büyümeleri lazım.
Diğer ülkelere göre ABD’yi iyi ya da kötü bir ülke diye tartışabiliriz ama ABD çok güçlü. Bu güç aynı zaman bir dengesizliği de beraberinde getiriyor. ABD dış siyasetinde zaman zaman çok büyük sorunlarla karşılaşabiliyor.
Şimdi ABD askerleri Irak ya da Afganistan’da savaşıyor ya oraya gidiyorlar ya da dönüyorlar. Dengesizliklerin ilki burada, önemli bir güç kendisini bir tek bölgeye çok fazla odakladı. Akdeniz’den Hindikuş’a kadar. ABD, 2001 yılında bu bölge ile çok fazla ilgilenmeye başladı.
11 eylülde El-Kaide 3000 kişiyi öldürdü. Bunun yarattığı psikolojik sarsıntı o kadar fazlaydı ki, ABD o zaman kendisine bir hedef seçti.
Ama kimden gelirse gelsin, terorizmi yenmek ulaşılamayacak bir hedeftir. İnsanlar patlayıcı bir madde bulabildiği sürece terör devam eder. Bir organizasyonun yerini tespit edip yokedebilirsiniz ama terörizmi yoketmenin imkanı yok.
İşte ABD kendisini bu hedefle o kadar meşgul etti ki başka şey göremez oldu ve dış politikasında büyük hatalar yapmaya başladı. George Bush bütün gücünü buraya harcadı ama yapamadı.
Yakındoğu ve Ortadoğu’da dengenin 3 unsuru var. Arap-İsrail, Hindistan-Pakistan ve İran-Irak. ABD’nin son 10 yıldaki stratejisi buydu. Bu dengeleri turmak. Afganistan’ı işgal etti ama Bush’un asıl hedefi El-Kaide değildi. Afganistan işgali sonrasında öyle bir noktaya geldik ki, Pakistan ile ABD arasında bir dengesizlik oluştu. Pakistan yok oldu. O zaman ABD artık ittifakını Hindistan’a çevirdi. Bu da ABD için iyi bir gelişme değil. Sadece Hindistan ile ittifak olamaz. Pakistan olmadan, Hindistan önüne geçilemez bir güç haline gelebilir. O zaman Hindistan ile nasıl mücadele edilecek?
Yani ABD’nin Afganistan’dan çekilerek, müzakerelere başlaması ve Pakistan’lıları güçlendirmesi lazım. Pakistan burada ne fonksiyon yaratıyor anlaşılmayabilir ama burada çok komplike bir siyasetten bahsedilebilir.
Konferans notlarını yarın sunmaya devam edeceğiz.